1 Nisan 2013 Pazartesi
OKUMADAN GEÇME !
İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir. Bu problemin çaresi asırlar önce Kanuni zamanında, Mimar Sinan'ın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinan'la bulunmuştur. İstanbul'un o günkü nüfusu çoğalınca Kanuni Sultan Süleyman, Sinan'ı çağırır, der ki:
"Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?"
Mimarbaşı der ki:
"Sultanım siz müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım, dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm."
Ve Sinan Ağa atına biner, yanına yardımcılarını da alır, Çekmece'den başlayarak kıyılan dolaşır, Beşiktaş'a kadar istanbul'un kıyılarında, dereleri, akan suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar. Sultan sorar:
"Mimarbaşı, İstanbul'a su getirmek mümkün müdür?" Mimarbaşının cevabı:
"Beli sultanım, mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var."
"Nedir o mimarbaşı?"
"Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancak İstanbul'a su gelebilir."
Kanuni'nin cevabı şu olur:
"Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım."
Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki sulan Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve Kırk Çeşme suları akmaya başlar.
O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul'da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyuyorlar.
Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni bir ferman çıkanr, der ki: "İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır."
Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni. O da özel olarak Sinan'a iletilir. Denir ki: "Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin."
Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Sinan'ın evine özel olarak yol yapılır ve su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur.
Mimar Sinan Şehzadebaşı Camiini, Süleymaniye Camiini ve Edirne'deki Selimiye Camiini yaptıktan -sonra yaşlanır. Devir hep öyle geçmemiştir. İtibarının yüksekte olduğu devirde, kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşlerdir. Kanuni vefat etmiştir, yerine başka padişahlar geçmiştir. Ve Sinan 99 yaşına gelmiştir. Çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi istanbul'da adeta yapayalnız kalmıştır. Ve yeni bir nesil yetişmiştir.
Bir gün Sinan'ın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar. Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar, "Buyurun" der.
Gelen meçhul ihsan, "Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyorlar. Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der.
Sinan Ağa, bu ihtiyar halinde, dostlarının tümünün göçüp gittiği, kendisini eserleri inşaat halindeyken görenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada, "Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum?" diye bastonuna dayana dayana gider.
Saraya girer, orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur: Kadılar, ulemalar, müftüler, o günün vükelası. Sinan'a şöyle derler: "Sinan Ağa, hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu, hiç kimse evine özel olarak su almasın' diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış."
"Evet," der, "Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım, su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım."
"O zaman şu müsaadenizi, fermam görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen, sizinki devam etsin."
Sinan'ın cevabı şu: "Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım falan yok, ama su benim evimde akıyor."
Divan müşkül durumda kalır, konuşmalar olur: "Sinan büyük hizmetler etmiştir, evinde suyu aksın." Oradan başkaları cevap verir: "Bu Âl-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan mı? Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin, ya da Sinan'a da bu ayrıcalık tanınmasın."
Divanda uzun münakaşalar olur, son olarak verilen karar şudur: "Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre, Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı su fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır."
Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir değil. Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır. Kendisine bir ayrıcalık tanınsın, özel bir mükafat verilsin diye değil.
Ve Sinan 100 yaşına girerken hastalanır yatağa düşer. Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder. Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır:
"Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz."
Bu olayın bizlere verdiği mesajlar vardır. Dünyaya, şana, şöhrete, dosta, ahbaba, arka olmalara fazla güvenmemeli. Dünya öyle güvenilecek, insanlar öyle bel bağlanacak kadar vefalı değillerdir. Şartlar değişir, bugün sırtımız çok sağlam yerde olur, çok itibarlı insanlarla yakınlığımız olur. Ama yarın bir de bakarız ki, onların hepsi göçüp gitmiş, biz de dayanacak kimse bulamamışız.
Derler ya: "Duvara dayanma yıkılır, insana güvenme ölür." Öyleyse fani şeylere dayanmamalı, fani şeyleri gaye edinmemelidir. Allah'a dayanmalı, Allah'a güvenmeli ve yaptığımız hizmetleri de Allah rızası için yapmalıyız. İnsan bu tecelli karşısında hayıflanmaktan kurtulamıyor:
"Hey gidi dünya hey. İstanbul'u suya kavuşturan Sinan susuz evde vefat ediyor."
Blog Arşivi
-
▼
2013
(204)
-
▼
Nisan
(110)
- BiR ERKEK, BiR KADINI MUTLU ETMESi içiN YALNIZCA S...
- Abla Olmak!
- 80'li yıllarda biz öğrenciydik ve nasıldık bir bakın:
- OKUMADAN GEÇME !
- Mutlaka okunmalı...
- Siz hangi ağaçsınız?
- Hala anlayamadınız değil mi?
- Başarı Formülü !
- Yoğurt Alırken Bu Rakamlara Dikkat !
- MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ! :))
- Gerçekten Kadın olmak masallarda bile zor...
- OKUMAYA DEĞER !
- Yumurtanın Faydaları Nelerdir?
- Kurban Bayramı Mesajları
- Göçlerin Nedenleri ve Sonuçları
- Mayaların Kehaneti Neydi?
- Albert Einstein Kimdir?
- Kabuklu Yemişlerin Sağlığımız Açısından Önemi
- Petrolü kim buldu ?
- Kuzey Kutbunu kim buldu ?
- Youtube Kim Buldu ?
- Satrancı Kim Buldu ?
- Trafik işaretlerini kim buldu ?
- Kılıcı Kim Buldu ?
- Tek yön yol uygulamasını kim buldu ?
- Şalgam Suyunun Faydaları Nelerdir?
- Dizel Araç Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Örümcek ağının özelliği nedir ?
- Dünyanın yuvarlak olduğunu kim nasıl keşfetti ?
- Elde Eriyen Element : Gallium
- Yağmurdan Sonra Toprak Kokusu Neden Olur?
- Bezuar keçisi yılan zehrinden nasıl kurtulur ?
- Öfke ve Sevgi
- Samsung’un Apple’a Yaptığı Gülümseten Trip
- Dünyanın En Uzun Köprüsü
- Güncel Bilgi 1
- Profesöre KAPAK
- Dinamik Denge Desteği (DSA) Nedir ?
- Marş Motoru Nedir ? Nasıl Çalışır ?
- Modifiye Nedir ? Nasıl Yapılır ?
- Tork Nedir? Ne İşe Yarar?
- Beygir Gücü (HP) Nedir ?
- Roraima Dağının Gizemi…
- Satrancı Kim Buldu ?
- Uçağı Kim Buldu ?
- Google Kim Buldu ?
- Narın Faydaları Nelerdir?
- Dünyanın en pahalı elbisesi
- Kusursuz pedikür için ipuçları
- Günlük ihtiyacınız olan 5 besin
- Roma Rakamları Nasıl Yazılır?
- Tansiyon Ölçümünde Nelere Dikkat Edilmelidir ?
- Renk Nedir? Nasıl Oluşur?
- Anne Sütüne En Yakın Süt: Keçi Sütü
- Mutasyon Nedir? Çeşitleri ve Sebepleri Nelerdir?
- Hız Sabitleyici (Cruise Control) Nedir ? Nasıl Çal...
- Kahveyi Bırakmanın Gerekliliği ve 10 Önemli Nedeni
- En akıllı hayvan !!!
- Güneş, sıcak çarpmasında ne yapmalıyım?
- Dünyanın En Geniş Mağarası
- Dizel Motoru Nedir? Nasıl Çalışır?
- Yön Bulma Yöntemleri Nelerdir?
- Dizüstü pilleri neden zamanla gücünü kaybediyor?
- Mevlâna nasıl gel dedi ?
- Çocuk Olmak
- Anadolu’da Türkler
- Osmanlı’da Cadılar Vampirler ve Büyücüler
- Kaybolan Koloni: Croatoan Olayı
- Beynin Gizli Güçleri
- Öğrenilmiş Çaresizlik
- Keops piramidi .
- Anne karnındaki yunus.
- Bir gün susmayı öğrendim.
- OKUMAYAN ÇOK ŞEY KAYBEDER ! MUTLAKA OKUYUN !
- OKUMADAN GEÇME ! - Kavanoz ve Kahve
- BİZ ÇOCUKKEN .....
- Zemzem Suyundaki Mükemmel Sırlar
- TOPRAK bir gün aynaya dedi ki!!!
- Horoz ve Tilki Hikayesi!
- MUTLAKA OKUYUN !
- Ben küçükken çok salaktım
- Kim Denemek İster :) Sporun Adı Zorbing :)
- ÜŞENMEDEN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !
- Uçak Düşmek Üzere...
- Yanlış Yere Giderse...
- Hintli ustadan, çırağına hayat dersi...
- TRABANT
- OKUMADAN GEÇME !
- Yöntemler sıradışı hepsi gerçek !
- MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !
- MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !
- OKUMADAN SAKIN GEÇME !
- Bir varmış bir yokmuş...
- Murphy Kanunları (Mutlaka Okuyun)
- MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !
- ALTIN KURALLAR - MUTLAKA OKUYUN..
- YAŞAYINCA ANLADIM..
- Yeter ki SAMİMİ olun..!
- ORGANLARIN YENİLENMESİ
- Bir itiraf
-
▼
Nisan
(110)