16 Haziran 2013 Pazar

Bir Aldatma Hikayesi - Yaşanmış Bir Öykü

Bir adam anlatıyor ve bir avukat dinliyor:
Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim...Yedi senelik evliliğimizin iki
senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik.

Karım, her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim hayatımızın ...gölgeleri" derdi..

Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı.97'in bir gecesinde onu aldattım.Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.

Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece "Biliyorum" dedi.

İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim.Fotoğraflarımıza
bakıyordum yine...

Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün
fark ettim.A.R.K.A.S.I.N. Gerisi için yılları yetmemişti.Ama sanırım "Arkasına bak"yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım.

Hiçbir şey yoktu.Sonra birşey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.
İnanabiliyormusunuz, herbirinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı.

1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı:

"14 Mart1997/ Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı Söylemene gerek yok,biliyorum..."

2002'deyiz. Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor.İçim acıyor şimdi. Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor..

Sadece paylaşmak istedim. Sana boş gözlerle bakıp seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et. Çünkü;
Aşk sessiz,sevgi dilsizdir


Gerçektende hissediliyor, yanında yakınında olmasa bile... kilometrelerce uzağında olsa bile, sevmesini bildikten sonra varlığıda yokluğuda hissedilebiliyor.

Alıntı

OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ !



Blog Arşivi